31 Ekim 2012 Çarşamba

Rahmani mi ? Şeytani mi ?


Geçen gün kalabalık ve trafiğe kapalı bir caddede yürürken ağzım kurudu ve maden suyu almak için bir markete girdim. Tam para üstümü alıp çıkacakken  kasadaki sakallı amca bana "Sakalların rahmani mi yoksa şeytani mi ? " diye sordu .  "Emin değilim" dedim ve güldüm . Bunun üzerine bakkal amca da bana güldü ve dedi : "nasıl emin olamazsın yahu  sakallarını peygamber efendimizi örnek alarak uzatıyorsan bu rahmanidir çünkü sakal uzatmak sünnettir  ama eğer başkalarını örnek alıyorsan bu şeytanidir " . 

Gülümsemeye çalıştım ama olmadı tam çünkü adamın söyledikleri hakkında  içimde bir öfke vardı. Öfkemin çıkmaya çalıştığının farkına vardım . Derin ve sessiz bir nefes alıp ve hemen bırakmadan içimde tutup onu kontrol altına aldım. Sevgim tekrar hâkimiyeti kısmen de olsa kontrolü ele almıştı.  Adama gülümseyip bu konu hakkında duymak istemeyeceğiniz şeyler biliyorum ama bunları size söylemeye niyetim yok çünkü ne sizi gücendiriyor gibi olmak ne de saygısızlık ediyormuş gibi olmak istemiyorum . Adam tekrar gülümsedi "ne gücenecem ne alınacam yahu rahat ol söyle " dedi . Tekrar söylemek istemediğimi farklı kelimeler ile belirttim ve adam tekrar ısrar edince ısrar etmeyi bıraktım . Gülümsedim ve peki diyerek adama içimde tuttuğum konuya dair tüm bildiklerimi söyledim.

Bakkal amca vay zamanın gençliği dermişçesine gülümseyip "yahu güzelim şimdi böyle şeyler söyleyerek boşu boşuna küfre girmeye , cehenneme gitmene gerek yok " dedi .. Gülümsemesine daha içten bir gülümseme ile karşılık verip  tüm samimiyetimle söze girdim : "Peki ya sen en başından beri farkında olmadığın bir iblise tüm inancını , tüm dualarını , tüm ibadetini , tüm benliğini teslim ederken sürekli küfre giren sen isen ? "

Adamın yüzündeki gülümseme kayboldu.. omuzları titremeye ve titreme boynundan yukarı bir çatırdamaya dönüşüp başın en tepe noktasına ulaştığında çatırdama komple başının üst kısmını parçalayıp etrafa onlarca hatta yüzlerce soru işaretine dönüşerek dağıldı . Bacakları hareket edemiyordu ama kolları anlamsızca önündeki dolabın sürgülü kapağını bir sola bir sağa anlamsızca kapatıp açıyordu.

Endişe duymadım dağılışına çünkü ruhunun biraz daha olsun özgür kalışına seviniyordum. Ama tekrar söze girip ona yardımcı olup oradan ayrılmam gerekiyordu :

"Eminim cennete gitmek istiyorsunuzdur ... Benimde peşimde olduğum bir cennet var  ama o cennet öldükten sonra bana itaatkar olduğum için verilen ve içinde 80 tane huri ile bütün gün ateşi sönmeyen erkekliğimle onlarla durmak bilmeksizin seks yapabileceğim bir yer değil... Benim cennetim sevgili eşim ile , dostlarımla, çocuklarım ve torunlarımla, tüm insanlık ile   huzur içinde , hepimizin güzel şeyler yiyebildiği , güzel evlerde yaşayabildiği ve sevdiği şeyleri yaparak ve onları paylaşarak mutlu olabildiği bir cennet ve ben bunun için yaşıyorum . Eminim siz de özünüzde benimle aynı şeyi istiyorsunuzdur. Bu yüzden siz karar verin  rahmani miyim yoksa şeytani miyim .... keyifli günler" dedim ve gülümseyerek ve biraz eğilerek bir selam verip çıkarken bakkal amcada yüzüme içtenlik ile gülümsüyordu ...

Bakkaldan çıkarken içerideki enerji ile birlikte arkasında renkli izler bırakan bir kuyruklu yıldız gibi kalabalığa karıştım ..

2 yorum:

  1. Çok güzel..Yüreğine sağlık sevgili Noyan..Ne güzel bir denge bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim . Elimden geldiğince deniyorum çünkü biliyorum ben dengede oldukça dünya da daha güzel =)

      Sil